Adrenokrom ile ilgili öne sürülen komplo teorileri, son yıllarda oldukça dikkat çekici ve korkutucu bir şekilde yayıldı.Komplo teorileri, özellikle QAnon gibi gruplar tarafından popülerleştirilmiştir ve adrenokrom'u bir tür "gençlik iksiri" veya "ölümsüzlük maddesi" olarak tanımlarlar. Bu teorilere göre, Adrenokrom'u elde etmek için, çocukların kaçırıldığı, onlardan korku ve stres yoluyla bu maddenin beyinlerinden salınması sağlanarak kanlarının alındığı iddia edilmektedir.
Adrenokrom, uzun zamandır sosyal medyanın ilgi odağı haline gelmiş ve çeşitli teorilere konu olmuş bir madde. İddialara göre, birçok Hollywood ünlüsü, gençleşmek uğruna adrenokrom kullanıyor.
Adrenokrom'un bir tür yaşlanma karşıtı madde olduğu ve bunun insanların ömrünü uzattığına dair asılsız iddialar vardır. Bu teorilere göre, Adrenokrom'u elde etmek için, çocukların kaçırıldığı, onlardan korku ve stres yoluyla bu maddenin beyinlerinden salınması sağlanarak kanlarının alındığı iddia edilmektedir.
Bu kanın "elitler" tarafından kullanıldığı ve onların yaşam sürelerini uzattığı, gençliklerini koruduğu veya zihin kontrolü sağladığı öne sürülmektedir. Bu teoriler, insanlık dışı, korkunç ve şiddet içeren bir anlatıma sahiptir.
Bu tür iddialar, özellikle QAnon gibi internet tabanlı komplo teorisi gruplarının popülerleştiği dönemde daha fazla dikkat çekmiştir.
Adrenokrom, esasen 1950'lerde Aldous Huxley'nin "The Doors of Perception" adlı eserinde ve daha sonra Hunter S. Thompson'ın "Fear and Loathing in Las Vegas" adlı kitabında geçmiştir.
Thompson'un eserinde, adrenokrom bir tür uyuşturucu olarak betimlenmiş ve "hallüsinasyonlara neden olan bir madde" olarak lanse edilmiştir. Ancak, bu tanım tamamen kurgusal olup, adrenokrom'un gerçek etkileriyle ilgisi yoktur.
Huxley ve Thompson'ın eserleri, adrenokrom'un popüler kültürdeki imajını şekillendirmiştir ve bazı komplo teorisyenlerinin bu eserlere dayalı şekilde maddeye mistik ve tehlikeli bir anlam yüklemelerine yol açmıştır.