Ukrayna-Rusya Savaşı'nda kullanılan savaş yöntemleri hakkında ortaya atılan yeni ve çarpıcı bir iddia, Rusya'nın açlığı bir savaş silahı olarak kullandığını öne sürüyor. Yeni analize göre 22 bin kişinin öldüğü kuşatma sırasında siviller bilinçli olarak temel yaşam gereksinimlerinden mahrum bırakıldı. Şehirdeki sağlık tesislerinin ve evlerin yüzde 90'ının kuşatma sırasında tahrip edildiği, gıda dağıtım noktalarının yanı sıra insani tahliye yollarının da bombalandığı belirtiliyor.
Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne (UCM) Ukrayna-Rusya Savaşı'nda kullanılan savaş yöntemleri hakkında yeni ve ayrıntılı bir analiz sunuldu. Bu yeni analizin iddiasına göre Rusya, 2022'nin başlarında Ukrayna'nın Mariupol kentine yönelik 85 günlük kuşatma sırasında "kasıtlı aç bırakma taktiği" uyguladı. Açlığı bir savaş silahı olarak kullanmak ciddi bir savaş suçuna tekabül ediyor.
Rapor, Ukrayna hükümetiyle birlikte çalışan Global Haklara Uyum avukatları tarafından Lahey'deki UCM'ye sunulma sürecindeki bir dosyanın merkezinde yer alıyor. Rusya ve liderlerinin çok sayıda sivili öldürme ve kasıtlı olarak zarar verme niyetinde olduğu öne sürülüyor.
Ukrayna'daki savaşın başlangıcında Mariupol şehrinin kuşatılması ve ele geçirilmesi sırasında 22 bin kişinin öldürüldüğü tahmin ediliyor. Kuşatmanın ardından sıcaklıkların eksi 10 derecenin altına düşmesi nedeniyle siviller su, gaz ve elektrik gibi temel ihtiyaçlardan da mahrum kaldı.
Küresel Haklara Uyum ortaklarından Catriona Murdoch, araştırmanın amacının, Rusya tarafından yiyecek ve yaşam için gerekli olanakların kasıtlı olarak engellenmesi anlamına gelen "daha geniş bir anlatının olup olmadığını görmek" olduğunu söyledi.
Yetkililerin iddiasına göre, Rusya'nın kuşatması dört aşamadan oluşuyordu. Sivil altyapıya yönelik saldırılardan başlayarak elektrik, ısıtma ve su tedariği kesildi. Daha sonra insani tahliyeler reddedildi ve hatta saldırıya uğradı. Bu sırada bölgeye yardımın ulaşması da engellendi.
Üçüncü aşamada kalan kritik altyapı hedef alındı, su ve yardım noktaları bombalanarak siviller ateş hattında bırakıldı. Son olarak dördüncü aşamada Rusya, kalan altyapı unsurlarını yok etmek veya ele geçirmek için stratejik saldırılara girişti.
Dosya, şehirdeki sağlık tesislerinin ve evlerin tahminen yüzde 90'ının kuşatma sırasında tahrip edildiği veya hasar gördüğü, gıda dağıtım noktalarının yanı sıra insani tahliye yollarının da bombalandığı sonucuna varıyor.
Kasıtlı olarak aç bırakma ve sivil yaşam için gerekli olanaklardan mahrum bırakma, savaş suçu sayılıyor. Ancak bu, uluslararası hukukun nispeten yeni bir alanı olmaya devam ediyor ve şu ana kadar fail olduğu iddia edilen hiçbir kişi hakkında dava açılmadı.
Geçtiğimiz ay UCM başsavcısı Kerim Han, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve savunma bakanı Yoav Gallant hakkında, Gazze'deki Filistinlileri kasten açlığa maruz bıraktıklarını ileri sürerek tutuklama emri başvurusunda bulundu ancak iddia İsrail tarafından reddedildi.
Han'ın Gazze'deki savaşla bağlantılı tutuklama emri başvuruları, açlığın savaş suçu olarak kabul edilmesiyle ilgili "türünün ilk örneği" olarak görülüyor.