Kastamonu’da çocukken annesiyle yaylalarda topladığı salebin yetiştiriciliğine başlayan ziraat mühendisi, bir dönüm alana ektiği 200 kilogram salepten 800 bin lira gelir elde ediyor. Yetiştirici, üründen daha fazla gelir elde edebilmek için ekim alanını 500 dönümün üzerine çıkartmak için çalışma yürüttüğünü söyledi.
Tıbbi ve aromatik bitkiler sınıfında yer alan ve endemik tür olması sebebiyle doğadan toplanması yasak olan salebin Kastamonu’da yetiştiriciliği her geçen gün artıyor. Özellikle ilaç sanayisinde, yapıştırıcı ve dondurma yapımında kullanılan salebin yetiştiriciliğinin arttırılması için Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından üreticilere destek veriliyor.
Bakanlık tarafından 2023 yılında hayata geçirilen “Doğan Toplama Değil, Tarlada Salep Yetiştiriciliği” projesi çerçevesinde, Kastamonu’da İl Tarım ve Orman Müdürlüğü gözetiminde salep sahaları kuruldu. Kastamonu’da il genelinde 12 dekar alanda kurulan salep sahalarında dikim sürerken, bunun gelecek yıl 30 dekar alana çıkartılması hedefleniyor.
Öte yandan, çocukken annesi ile birlikte gittikleri yaylalarda saleple tanışan Ziraat Mühendisi Ferdi Doğru, üniversiteden mezun olduktan sonra Kastamonu’nun il merkezine bağlı Kayı köyüne dönüş yaparak salep yetiştiriciliğine başladı. İlk etapta 1 dönüm alanda salep ekimine başlayan Doğru, zamanla ekim alanını genişleterek 500 metrekarenin üzerine çıkarttı. Doğru, önümüzdeki yıl ekim alanını daha da genişleterek salepten elde ettiği geliri de arttırmayı hedefliyor.
Kastamonu’nun merkez ilçesine bağlı Kayı köyünde salep yetiştiriciliği yapan Ziraat Mühendisi Ferdi Doğdu, “Köyü sevdiğimiz için imkanlarım dahilinde her zaman şehirden köye dönüş planım vardı. Bu yüzden Ziraat Mühendisliğini okudum. Okurken istiyordum ki köyde yapmak istediklerimi nizami yapayım. Köy için planlamalarımı yaparken kenara köşeye sıkıştırdığım notlar arasında salep her zaman vardı. Doğal olarak ilgimi çekiyordu. Çünkü Kastamonu’da 25 ila 30 arasında türü mevcut. Şu anda 500 metrekarenin üzerinde bir alanımız mevcut. Bunu önümüzdeki yıl daha da arttırmayı planlıyoruz. Şimdilik bitkiyi daha da geliştirme aşamasına doğru ilerliyoruz. Herkesin iki aldığından biz üç ya da dört nasıl alırız bunun hesabındayız” dedi.
Salebe olan merakının hem profesyonel hem de ailesinden geldiğini belirten Doğru, “Tıbbi aromatik bir bitki olduğundan dolayı salep kıymetli bir ürün. Salep, doğru yetiştirildiği zaman getiri yüksek bir ürün. Birde bu ürünün kültürel merakı var. Annem orman köylüsüdür. Biz, her yıl mutlaka yaylalara çıkarız. Yaylalarda sürekli salebi görürdük, annem biliyor çünkü salebi. Çocukluğumdan beri bana bu bitkinin salep olduğunu söylerdi. Ziraat Mühendisliğini tercih etmemdeki sebeplerden bir tanesi de budur. Toprakta yetişen ürünlere karşı doğal bir merakım var. Çocukluğuma kadar bu merak gidiyor. Gördüğüm hemen hemen her ürün özellikle sık tükettiğimiz ürünler yetiştirilebilir mi? Nasıl yetişir ya da ben yetiştirebilir miyiz? İlla doğada mı olması gerekiyor? gibi sorular aklıma geldikçe doğada, yaylalarda o ihtişamlı çiçeklerini görünce kendi bahçemde görme isteği de doğdu. Zamanla olgunlaşmaya başlayınca duruma daha profesyonel bakmaya başlayınca kültürel ve profesyonel bakış açımı bir vizyon haline getirerek salebi hem doğamızda korumak hem yetiştiriciliğini yapmak hem de kendime ek gelir kaynağı oluşturabilmek için bahçede dikimini yapmaya karar verdim. Bunların hepsi bir bütün haline gelince salep yetiştiriciliğine başlamış oldum. Çünkü geçmişinizdeki izleri unutamıyorsunuz. Şu anda yaptıklarınız eski hatıralarınızı canlandırıyor. Daha muhteşem hale geliyor. Bu hatıralarımızı da yaşatmaya çalışıyoruz bir bakıma. Bundan dolayı mutluyum. Geçmişte yaşadığım hatıralarımın, şu anda toprakta canlanıp filizlenmesi beni açıkçası ayrıca mutlu ediyor” diye konuştu.
Nüfus arttıkça salebe olan talebinde arttığını söyleyen Doğru, “Doğada sökümler yasak ama kaçak sökümler ne yazık ki mevcut. Buna rağmen yetiştiriciliğinin az olmasından ötürü kıt bir ürün. İç piyasayı bile karşılamıyor, bundan dolayı ithal ediliyor. Bunları birleştirdiğinizde her yıl mutlaka ürünün fiyatı artıyor. En son salebin yaş kilosu 2 bin liraydı. Kültüre ettiğiniz tarla parselinde ektiğiniz miktarda kar marjınız hasat edeceğiniz ürüne bağlı olarak rakamlar değişebiliyor. Minimum bir dönüm araziye 200 kilogram ürün diktiğiniz zaman sürdürülebilirlik açısından zaten 1’e 2 ürün almanız gerekiyor. Yani üretimin iki katına çıkması gerekiyor. Yani dönüş başına 400 kilogram gibi bir ürün almanız gerekiyor. Bunu da 2 bin lira ile çarptığınız zaman 800 bin lira gibi bir rakam ediyor. Tabii ki masraflarınızı da düşmeniz gerekiyor. İşçiliği zor bir ürün ama diğer tarımsal ürünlerle kıyasladığınız zaman kar marjı oldukça yüksek bir ürün. Bu ayrıca kişinin tarlasına bakmasına, ürüne yaptığı bakıma göre de değişecektir” şeklinde konuştu.
Osmanlı kayıtlarında salebin mevcut olduğunu ve padişah içeceği olarak tüketildiğini söyleyen Doğru, “Bu yüzden salebin tarih değeri de yüksek bir üründür. Salep, tarihler boyunca tüketilen bir üründür. Bu yüzden salep, günümüze kadar insanlar tarafından tüketilerek günümüze kadar geldi. Salep, doğadan toplanarak tüketiliyordu. Salebin yetiştiriciliği söz konusu değildi. Fakat tüketilen bir ürünün üretilmemesi de söz konusu olamaz. Bu noktada Kastamonu florasına baktığımızda da 25-30 çeşit kendiliğinden oluşan salep orkidesi mevcuttur. Salep, bir orkidedir aslında. Bu yüzden salebin üretilmemesi mümkün değil. Baktığımız zaman farklı illerde salebin üretilmesi için çalışmaların başlatıldığını gördüm, Farklı illerde üretimine geçildiğini haberlerde okudum ama bir türlü Kastamonu'da üretim bazında salebin duyurulabilirliğinin olmadığını öğrendim. Bu gözüme çok çarptı. Kastamonu, salep açısından çok zengin bir memleket.” ifadelerini kullandı.