İzmir’de 2020 yılında meydana gelen depremden en çok etkilenen Bayraklı ve Bornova’da risk azaltma projeleri sürüyor. Her iki ilçede de envanter çalışmaları tamamlandı. TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Afet Komisyonu Üyesi Ali Güngör, incelemelerin sonunda bazı binalardaki otoparklara dikkat çekti. Otoparkların bodrum katında olması gerektiğini söyleyen Güngör, bu bölümde duvarların bulunmamasının bina için tehlike oluşturduğunu söyledi.
İzmir’de 30 Ekim depreminden en fazla etkilenen Bayraklı ve Bornova ilçelerinde yapı envanteri çalışmaları tamamlandı, sıra Konak ilçesine geldi. Çalışmalar hakkında bilgi veren TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Afet Komisyonu üyesi inşaat mühendisi Ali Güngör, projenin İzmir geneline yayılması gerektiğini söyledi. Sahada çalışan inşaat mühendisleri olarak ikişer kişilik gruplar halinde doneleri topladıklarını anlatan Güngör, Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde (ODTÜ) 6-7 kişilik akademisyen kadronun verileri değerlendirip binaları risk sıralamasına soktuğunu açıkladı. “Bu çalışmalar tüm İzmir’de yapılması gereken, geç kalınmış bir çalışmaydı. Biz binanın önüne gidip tabletlerin üzerindeki sorulara göre kriterleri ortaya çıkardık.” diyen Güngör, “Bir binada olmaması ve olması gereken seçenekleri işaretledik. Bazılarında, projeye uygun ama olmasa daha iyi, diyebileceğimiz hususlar var.” şeklinde konuştu. İzmir’de bazı binaların zemin katında yalnızca kolonların bulunduğu, duvarların olmadığı otoparklar olduğunu söyleyen Güngör, “Otoparklar bodrum katında olmalı, birinci katta olmamalı. Bu eksi puan alan bir kriterdir. Binanın puanını düşürür.” şeklinde konuştu.
Güngör, “Balkonlara açık çıkma denir, giriş katının daha içerde olduğu bir üst kattaki çıkıntıya ise kapalı çıkma adını veririz. Kapalı çıkma dezavantaj yaratır, bu nedenle eksidir. Bu bilgiler ışığında binanın risk analizini yapmış olduk.” ifadelerini kullandı. Çalışma gruplarının aldığı anlık verilerin tabletler vasıtasıyla değerlendirildiğini kaydeden Ali Güngör, sahadan toplanan verilerin ilçe belediyelerden alınan projelerle karşılaştırıldığını dile getirip, şunları söyledi: “Zemin parametrelerine paralel karşılaştırma yapıldı. Topografik parametrelere göre binanın doğru yapılıp yapılmadığı tespit edildi. Dik arazide yapılan binaların diğerlerinden farklı olması gerektiği değerlendirildi. Binaların risk durumu sıraya sokuldu. Bununla ilgili ODTÜ’deki hocalar bize brifing verdi. Hangi arazi koşullarında olan binaların daha riskli olduğu konusunda karmaşık sonuçlar ortaya çıktı. Kentsel dönüşüm hangi binalarda yapılmalı ciddi bir done oluşturuldu. Tüm ilçelerde bu çalışmalar tamamladıktan sonra hangi binalarda gönül rahatlığıyla oturabileceğimiz ortaya çıkacak.”
“İNŞAATLARI ÇOĞUNLUKLA KALFALAR YAPMIŞ” Yapılan çalışmaların ışığında sık rastladıkları bir yanlışlığa dikkat çeken Güngör, projelerin mimar ve mühendislerden oluşan teknik kadroların elinden çıkmadığını ifade ederek, “Binaları mimar ve mühendise projelendirip denetlettirmek gerekir. Gördüğümüz kadarıyla inşaatı çoğunlukla kalfalar yapmış. Kalfa da inşaatın önemli bir elemanıdır ama tek elemanı değildir.” diye konuştu.
“YIKILMAYAN BİNA DA ÖLDÜREBİLİR” Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın (AFAD) afet bilinci konusundaki eğitimcilerden biri olduğunu ifade eden inşaat mühendisi Ali Güngör, talep eden kurum ve kuruluş çalışanlarına ücretsiz eğitimler verdiklerini belirterek “Binamızın sağlamlığına güvenip, burası yıkılmaz, deriz ama yine de yaralanabiliriz. Yıkılmayan bina da öldürebilir. Eğitim almalı ve bunu uygulamalıyız. Ara ara tatbikatlar yapmalı ve deprem anında ne yapılması gerektiğini tekrarlamalıyız. Binaların doğru yapılmasıyla iş bitmiyor. Deprem anında binadan çıkmaya çalışanlar ya da balkondan atlayanlar var. Bunların yanlış olduğunu görüyoruz.” ifadelerini kullandı.