Eski bir Japon asker, Çin-Japon Savaşı ve II. Dünya Savaşı sırasında Japon İmparatorluk Ordusu tarafından Mançurya halkına uygulanan biyolojik ve kimyasal silah geliştirmekle görevli savaş birimi 731 hakkında şok edici gerçekleri 70 yıl sonra açıkladı.
Japon İmparatorluk Ordusu tarafından gizlilik yemini ettirilen Hideo Shimizu, kötü şöhretli 731. birimde gördüğü dehşeti 70 yıl sonra anlattı.
93 yaşındaki Shimizu, İkinci Dünya Savaşı sırasında o zamanlar Japon işgali altındaki Mançurya'da bulunan Harbin şehrine 14 yaşındayken askeri öğrenci olarak gönderildi.
Orada, hamile kadınlar ve küçük çocuklar da dahil olmak üzere savaş esirleri üzerinde yapılan insan deneyler gibi tarihin en kötü vahşetlerinden bazılarında yer almak üzere yetiştirildi.Japon tarihinin en çarpıcı ve dehşet verici savaş suçlarından sorumlu olan bu birimde, çoğunluğu Çinli siviller olmak üzere Rus, İngiliz ve Amerikan savaş esirlerinden oluşan 3 binden fazla insan kobay olarak kullanıldı.
70 yıl sonra sessizliğini bozan Shimizu, canlı canlı parçalara ayrılan, veba ile enfekte edilen ve işkence laboratuvarlarında soğuk ısırığı tedavileri için kullanılan esirler hakkındaki bildiklerini anlattı.Kendisi ve ailesi için rahat bir hayat kuran emekli mimar Shimizu, karanlık geçmişini gömmeye çalışmış, yaşadıklarını en yakın akrabalarına bile anlatmamıştı.
2015 yılında eşiyle birlikte ziyaret ettiği bir savaş müzesinde eski hayatına dair anıları yeniden canlanan adam, kendini bina hakkında bildiği her şeyi karısına anlatırken buldu ve kendisin de biyolojik savaş biriminin bir üyesi olduğunu itiraf etti.Birim 731, biyolojik savaş, silah yetenekleri ve insan vücudunun sınırları konusunda araştırma yapmak için 1936 yılında Çin'in kuzeydoğusundaki günümüz Harbin'de inşa edildi.
Mart 1945'in sonunda, savaşın sona ermesinden sadece birkaç ay önce, deneme süresindeki teknisyen olarak birliğe katılan adam, yakın zamanda verdiği bir röportajda, "Ordunun ne olduğu ya da özellikle ne yaptığı hakkında hiçbir şey bilmiyordum" dedi. Shimizu, bir fabrikaya gönderildiğini düşündüğünü söyledi. Ancak köyünden beş çocukla birlikte 731. Birim'in laboratuarlarında çalışmaya başlamak üzere Çin'e giden bir trene bindirildi. Temmuz 1945'te insan vücudu parçaları içeren, bazıları bir yetişkin boyunda olan kavanozlarla dolu olan numune odasına götürüldüğü günü şimdi bile kâbuslarında gördüğünü söylüyor.
Hayatında ilk kez o zaman ceset gördüğünü söyleyen Shimiz gözyaşlarını tutmadığını, "Beni oraya götürme sebepleri, 'kütük' dedikleri cesetleri görünce vereceğim tepkiyi ölçmekti" diye konuştu. "Bana ne yaptıracaklar?" diye düşündüğünü söyleyen adam kısa süre sonra diseksiyon* eğitimi aldığını fark etti.
1945'te savaşın sona ermesi ve Japonya'nın teslim olmasıyla birlikte bu işkenceler son buldu. Shimizu Japonya'ya döndükten sonra cinayet kampında gördükleri ve duydukları hakkında hiç konuşmadı. Yıllar sonra, torunlarının fotoğraflarını görüp gelecek neslin iyiliği için sessizliğini bozması gerektiğini anladığında tüm bildiklerini ve şahit olduklarını anlattı. *Diseksiyon, herhangi bir organizmanın içinden parça alınması için dışının yarılması işlemi.